Devlet Bahçeli, son açıklamalarıyla hem Mesud Barzani’ye hem de PKK cephesine yönelik sert eleştiriler yönelterek ülke gündemini yeniden hareketlendirdi. Barzani’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi içinden yaptığı bazı girişimler ile PKK çevresinde devam eden tartışmalı süreçleri “ulusun birliği ve devletin bekası” ekseninde değerlendirerek, bu adımları millî çıkarlarla bağdaşmayan tehlikeli sinyaller olarak nitelendirdi. Bahçeli, ziyaretler, diplomatik hamleler ve “İmralı süreci” adı altında sürdürülen görüşmelere dair yaklaşımını “devletin kırmızı çizgilerinin aşılamayacağı” uyarısıyla netleştirdi.
Türkiye’nin iç güvenliği ve bölgesel dengeler bağlamında değerlendirdiği bu açıklamalar, “Çözüm süreci” olarak adlandırılan dönemde yeniden gündeme gelen görüşmelerin toplumsal ve siyasi tepkilere açık olduğunu ortaya koydu. Bahçeli’nin sert tutumu, devlet içinde terörle mücadele, ulusal birlik ve toplumsal istikrar adına çizilen sınırların vurgulanması olarak okunurken; bu yaklaşım, barış, Kürt meselesi ve uluslararası ilişkiler bağlamında yeni tartışmaları da tetikledi. Öte yandan ilgili aktörler arasında tarafların argümanları, Türkiye’nin güvenlik politikaları, bölgenin jeopolitik dengeleri ve Kürt meselesinin geleceği açısından belirsizlikler korundu.
Bahçeli’nin bu çıkışı, hem devlet iradesi hem de toplumsal huzur adına net bir mesaj olarak algılandı. Ancak, Barzani cephesi, PKK bağlantılı yapılar ve bu sürece dâhil olan diğer aktörlerin tepkisi; sürecin nasıl şekilleneceği, barış ya da çatışma hattının nereye evrileceği konusunda spekülasyonları artırdı. “İmralı” odaklı çözüm girişimlerinin bu denli yüksek gerilimli bir ortamla yeniden gündeme gelmiş olması, Türkiye’nin hem iç hem dış politikasında yeni bir dönemin habercisi sayılıyor.
