Pekin yönetimi ile Çin anakarasına katmak istediği Tayvan arasında savaş rüzgârları esiyor. Çin Halk Cumhuriyeti’nin 72’nci kuruluş yıldönümünün kutlandığı 1 Ekim’den bu yana Çin’e ait 149 savaş uçağı, Tayvan’ın tanımladığı hava savunma tanımlama sahası (ADIZ) ilan ettiği bölgeye girdi. Geçen yıl toplam 380 Çin savaş uçağı bu alana girmişti. Bu yıl bu sayı 600 oldu.
TAYVAN’A “ATEŞLE OYNAMA” UYARISI
Çin’in resmi yayın organı Global Times; Abd ile Tayvan arasındaki gizli anlaşmanın son derece ‘küstah’ olduğu, bu durumun herhangi bir manevraya yer bırakmayarak tarafları karşı karşıya kalmanın eşiğine getirdiğini yazdı. Gazete, Çin halkının, Tayvan yönetimine arka çıkan ABD ile topyekûn bir savaşı desteklemeye hazır olduğunu vurguladı, Tayvan’a da ‘ateşle oynamama’ uyarısı yaptı.
6 ÜLKELİ TATBİKAT
Tayvan Savunma Bakanı Chiu Kuo-cheng da Çin ile askeri gerilimin son 40 yılın en kötü seviyesinde olduğunu belirtti. Chiu, Çin’in 2025 yılına kadar Tayvan’da “büyük çaplı” işgal gerçekleştirme kapasitesine sahip olacağını ifade etti. Geçen hafta sonu da ABD, İngiltere ve Japonya’nın da yer aldığı altı ülke, Filipin Denizi’nde uçak gemilerinin de katıldığı bir tatbikat düzenledi. Gerilimi yakından izleyen Washington yönetiminden de açıklama geldi.
BIDEN, Şİ İLE GÖRÜŞTÜ
Uzakdoğu’da gerilim artarken, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Tayvan meselesini görüşen ABD Başkanı Joe Biden, Çin’in Tayvan konusundaki barışçıl çözüm taahhüdüne uyacağını açıkladı. ABD’li yetkililer, Biden ile Şi’nin “yüz yüze bir video görüşmesi yapma konusunda prensipte anlaştığını” da söyledi. Açıklama, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Çinli üst düzey diplomat Yang Jiechi’nin İsviçre’nin başkenti Zürih’te 6 saat süren bir görüşme gerçekleştirmesinin ardından geldi.
Pekin, “Tek Çin” politikası çerçevesinde Tayvan’ı ‘kopmuş bir vilayet’ olarak tanımlıyor ve gerekirse askeri güçle Çin’e katmak istiyor. ABD yönetimi ise resmi olarak Tayvan’ı Çin’in ayrılmaz bir parçası olarak görürken, Tayvan’ın statüsünün geleceğinin barışçı yöntemlerle belirlenmesini istiyor ancak Çin’e karşı Tayvan’a savunma desteği veriyor.
ABD’NİN ELİNDE 3750 NÜKLEER BAŞLIK VARMIŞ
ABD yönetimi, Trump döneminin ardından 4 yıl aradan sonra nükleer başlık sayısını açıkladı. Buna göre 30 Eylül 2020 itibarıyla ABD ordusunun elinde 3 bin 750 aktif ve inaktif nükleer başlık olduğu belirtildi. Bu sayı, 2017 yılından 72 başlık daha eksik olurken, Biden yönetiminin Rusya ile yeni nükleer silahsızlanma görüşmelerini başlatmak için bu açıklamayı yaptığı söyleniyor. ABD nükleer silah stoku en son 2018’de açıklanmış ve ülkenin elinde 2017 itibarıyla 3 bin 822 savaş başlığı olduğu bildirilmişti. Öte yandan ABD, İngiltere ve Avustralya, 15 Eylül’de Avustralya’nın en az 8 nükleer denizaltı alımı anlaşması imzalamıştı. Anlaşmanın Çin’i hedef aldığı yorumları yapılmıştı.
ÇİN-TAYVAN ANLAŞMAZLIĞI
Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının Ada’da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971’e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin’i temsil etmişti. 1950’ler ve 1960’larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti’nden Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesinin ardından 1971’de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Tayvan Boğazı ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.