Halit Küçük, Türkiye’nin ilaç endüstrisini hem üretim hem de teknoloji açısından kapsamlı bir şekilde değerlendirdi.
Küçük, ilaç üretiminin yalnızca laboratuvar temelli bir süreç olmadığını, aynı zamanda ekonomik, stratejik ve politik bir alan olduğunu vurguladı. Türkiye’deki ilaç üretiminin büyük oranda ithal hammaddelere dayandığını belirten Küçük, “Hammadde bağımlılığı bitmeden tam anlamıyla yerli üretimden söz etmek mümkün değil.” dedi.
Özellikle Çin ve Hindistan’ın hammadde pazarındaki hakimiyetine dikkat çeken Küçük, Türkiye’nin bu alanda yerli sentez teknolojilerine yatırım yapması gerektiğini belirtti. Aksi takdirde ilaç sektörünün sürekli dışa bağımlı bir yapıda kalacağını söyledi.
Programda ayrıca jenerik ilaçlar, orijinal ilaçların patent süreçleri ve ilaç fiyatlandırma politikaları da ele alındı. Küçük, jenerik ilaçların orijinal ilaçlardan sonra piyasaya girerek fiyat dengeleyici rol oynadığını, ancak inovatif ilaç üretimi için güçlü Ar-Ge yatırımlarına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Pandemiyle birlikte gündeme gelen mRNA teknolojisinin yalnızca COVID-19 aşılarında değil, kanser ve genetik hastalıkların tedavisinde de büyük umut vadettiğini söyleyen Küçük, bu teknolojinin gelecekte ilaç sektöründe devrim yaratabileceğini belirtti.
Sağlık Bakanlığı’nın ruhsatlandırma ve denetim süreçleri hakkında da bilgi veren Küçük, Türkiye’nin bu konuda uluslararası standartlara sahip olduğunu ve üretim aşamalarında hijyen ile kalite kontrollerinin çok sıkı şekilde uygulandığını söyledi.
Son olarak, Halit Küçük Türkiye’nin ilaç alanında bölgesel üretim merkezi olabilecek potansiyele sahip olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Gelecek, bilimi teknolojiyle birleştirenlerin olacak. Biz bu dönüşüme ne kadar hızlı uyum sağlarsak, küresel pazarda o kadar güçlü oluruz.”