MAKİNE MÜHENDİSİ MERİÇ GÜNEŞ KİMDİR?

1440673c-5547-4632-936f-80dfb1aa999c

 

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ ZORLUKLARI NELERDİR? MERİÇ GÜNEŞ ANLATIYOR…

 

Ben Meriç Güneş 1987 Mersin doğumluyum, 2011 yılında İskenderun Teknik Üniversitesi’nden makine mühendisi olarak mezun oldum. İnşaat sektörünün üst yapı işlerinde mekanik bölümden sorumlu olarak çalışıyorum. Mühendis kimliğimin yanında ayrıca babayım. 7 yaşında bir oğlum var adı Hayri Meriç.

 Makine Mühendisliği hakkında kısaca bahsedelim.

Makine mühendisliği, mekanik sistemlerin tasarım, analiz, imalat ve bakımı için mühendislik fiziği ve matematik ilkelerini malzeme bilimi ile birleştiren bir mühendislik dalıdır.
Ben inşaatlardaki üst yapı işlerinde mekanik/ tesisat kısımlarıyla ilgileniyorum. Bunlar inşaatların atar damarları sayılacak ısıtma-soğutma-havalandırma- medikal gaz- pinomatik- yağmur ve atık su tesisatlarıyla ilgili kısımlarıdır.

 

Ne zamandır bu işle uğraşıyorsunuz?

2007 yılında tekniker olarak başladım ve 2011 yılından itibaren makine mühendisi olarak 11 yıldır aktif olarak çalışıyorum.

Bu işin zorlukları ve/veya keyifli yanları nelerdir?
Genel olarak baktığımızda, makine mühendislerinin etrafınızda gördüğünüz her yapının oluşmasında önemli bir rolü vardır. Bu yapılar insanların çalıştıkları, yaşadıkları ya da sosyalleştiği yerler dolayısıyla her şeyden önce insanların güvenliğini ve sağlığını hiçbir şekilde tehlikeye atmayacak yerler olmalı. Bu durum göz önüne alındığında meslektaşlarımın çok ciddi sorumluluklar aldığını söyleyebilirim. Bu sorumluluklar zaman zaman yüksek stres ve yoğun çalışma düzenleri getirebiliyor.
Benim çalıştığım alan ise iklimlendirme. İklimlendirme dediğimiz şey ise dış hava şartlarına bağlı olarak iç ortamın nem ve sıcaklık ortalamalarını sabitlemektir. Bu iş ameliyathane ve yoğun bakım odaları gibi hassasiyet gerektiren ortamlar için hata kabul etmeyen bir iş, dolayısıyla her zaman çok dikkatli ve bütün ayrıntılara hakim olmalısınız.

 

Mesleğimizin keyifli yanlarına gelecek olursak temelden bir yapı kurmak, siz dünyadan ayrıldıktan sonra da milyonlarca insanın çeşitli açılardan faydalanacağı alanlar oluşturmak diyebilirim. Oteller, hastaneler, alış-veriş merkezleri, okullar ve sayamadığım birçok yapı. Saydığım yapıların hepsinin inşaatında görev aldım temelinden açılışına kadar her aşamaya şahit olmak insana gerçekten keyif veriyor ama sonrasında insanların bu yapılardan faydalandığını görmek çok daha büyük bir keyif.
Benim içinse asla unutamayacağımı düşündüğüm iki an var. Birincisi Dr. feriha Öz Hastanesi hasta kabulüne başladıktan sonra gelen hastaların iyileşip eve döndüğünü görmek, iyileşmelerinde benim ve ekibimin payı olduğunu bilmek anlatılamayacak kadar keyifli anlardı. İkincisi ise bir Beşiktaş taraftarı olarak yapımında görev aldığım İzmir Göztepe Stadı’nda, stat tamamlandıktan sonra oynanan ilk maçta Beşiktaş’ı izlemek yine hayatımın en keyifli deneyimlerindendi.

 

Mekanik grup şefi olarak Dr. Feriha Öz Hastanesi pandemi projesinde yer alarak 1000 yataklı hastaneyi 45 günde tamamlamışsınız. Sizin için nasıl bir tecrübe olduğundan bahseder misiniz?

Biliyorsunuz covid-19 pandemisi hazırlıksız olduğumuz bir dönemde çıktı karşımıza ve hayatlarımızı birçok yönden olumsuz etkiledi. Sağlık bakanlığı ise hemen harekete geçerek sahra hastaneleri projelerini başlattı. Dr. Feriha Öz Hastanesi’nin ise hiçbir hazırlığımız olmaksızın projesi, inşaatı, mekanik sistemi, odaları, cihaz ve sistemleri 45 günde tamamlanarak teslim edildi ve hasta kabulüne başlandı. Ben mekanik grup şefi olarak görev aldım.
Mekanik birim olarak, bütün yoğun bakım odalarında hepafiltreler ve klima santralleri sayesinde odadaki virüslü havanın emilmesi, içeriye şartlandırılmış taze hava verilmesini sağlayacak sistemler kurduk. Yatak başlarındaki ünitelerle de oksijen, azot, vakum medikal gaz sistemlerini kurduk.
Hastanenin projesine başlandığı andan bitene kadar bütün ekip arkadaşlarımla fazlasıyla hassas ve özverili bir şekilde çalıştık. Ülkece geçtiğimiz zorlu ve stresli bir dönemde süreci olumlu anlamda etkileyen ve birçok insanın iyileşmesini sağlayan bir hastanenin yapımında çalışmak benim için çok değerli.

Ayrıca Makine Mühendisi olarak yurtdışında da projelerde yer almışsınız, bu tecrübeniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Rusya’nın yamal bölgesinde hissedilen sıcaklık -60-70lere düşen noyanirsk şehrinde bir iki senede 2828 daireli yaşam kompleksi yaptık. İklim şartları nedeniyle boru tesisatlarını donmayı önleyecek şekilde tedbirler alarak sistemleri çalıştırdık. Kompleksi tamamlayarak Rus yetkililere teslim ettik.
Alışık olmadığım bir iklimde, yabancı bir ülkede çalışmak beni zorlasa da makine mühendisliği için uluslararası projelerde yer almak gerçekten önemli bir tecrübe.
Yurtdışında farklı projelerde yer almayı makine mühendisi olmayı amaçlayanlar, mesleğe yeni başlayan meslektaşlarım, yurt dışı tecrübesi edinmemiş meslektaşlarım için mutlaka deneyimlemelerini tavsiye ederim. Her zaman kendimizi geliştirmek için konfor alanımız dışına çıkmamız gerektiğini düşünürüm. Farklı bir kültür ve oluşum içinde mesleğinizi icra etmek size gerçekten çok farklı bakış açıları kazandırabilir.

 

 Sizce başarı nedir?

Başarı denince birçok insanın aklına sadece iyi bir maaş ve iyi bir meslek geliyor ama ben gerçek başarının bunun çok ötesinde olduğunu düşünüyorum.

Hayatta birçok rolümüz var. Her bir rol için bir başarı tanımı yapabiliriz.
Eğer benim oğlum
düşen bir arkadaşına gönülden yardım ediyorsa, çıktığı odadaki elektriği söndürüyorsa, var olan sorumluluklarını yerine getirebiliyor ve düştüğünde kalkabiliyorsa bu onu çok başarılı yapar. Hayatta büründüğümüz her rol için ayrı örnekler verebiliriz. Ama özellikle vurgulamak istediğim iki nokta var. Birincisi amaç edinmek, ikincisi ise başlamak.
Amaç edinmek ve başlamak tek başlarına birer başarıdır çünkü bir amacınız olmadan gerçek bir başarı elde etmeniz mümkün değildir. ‘Başlamak’ hiçbir güvenceniz olmadan, ne olacağını kestiremediğiniz, sonunu net olarak göremediğiniz bir yola çıkmak göz korkurtur ve cesaret gerektirir. Bu cesareti gösterip, o ilk adımı atmak başlı başına bir başarıdır.
Ve son olarak ‘ben oldum’ dememek. Çünkü dünya her an değişiyor. Olduğumuz yerde kalırsak ileriye değil geriye gideriz. Her an dünyadaki değişimlerin farkında olarak, bu değişimleri anlayıp uyum sağlamaya çalışarak, kendimize yatırım yaparak yaşamak başarıdır. Her yeni yılda bir önceki yıla bakıp akademik, sosyal, fiziksel ve kişisel olarak ilerlediğinizi görebiliyorsanız başarılısınız demektir.

Exit mobile version