YAZAR HAVVA AYAZ KİMDİR?

bd0fb080-e23b-4791-ab03-be3de7ebe919

ÖĞRENMEK SONSUZ BİR KUYUDUR!

 

Merhabalar, ben Havva AYAZ. 1988 yılında İstanbul’da doğdum. Üniversite öğrenimime Halkla İlişkiler 2. Sınıf olarak devam etmekteyim. Okumak, öğrenmek sonsuz bir kuyu bence bitmez! Okuyorum ve yazıyorum. Yazmaya 2006 yılında başladım. “Üzgün Kalpler Durağı” ilk yazımdır. Bu yazı başlangıcım oldu. 2020 yılında yazdıklarımı toparladım ve kitap haline getirmeye karar verdim. Bu da benim için bir dönüm noktası oldu. Kitabımın adı “Cesur Prenses”. Bir yazarın kaleminden aşk, ısdırap şiirleri. kitabın adını ne koyabiliriz ki? dedim. Cesaretime hayran eşim için ve evde üç erkek bir prenses diyen oğlum için. Yazmak benim için anlık olan bir durum. O an ki ruh halime göre gelişiyor. Dilim ile okuduğum ama yazamadan unuttuğum çok şiirim, sözüm olmuştur.

 

 

Bunun dışında bir radyoda program yapıyorum. Tek başladığım bu yolda şuan üç yapraklı yonca yola olarak devam ediyoruz. Hem radyoda hem de hayatımda harika iki yol arkadaşım var. Astrolog arkadaşım Nihal Türk, ile yaşam koçum, yol arkadaşım Ebru Karakuzu, hafta içi her gün iki saat radyodayız. Hedefimiz dinleyicilerimizi hem eğlendirmek, hem rahatlatmak, hem bilgilendirmek, onların yanında olduğumuzu ve onlara kulak verdiğimizi de hissettirmeye çalışıyoruz. Benim radyo ile tanışmam çocuklukta başladı. 14-15 yaşlarında bir Walkman’ım vardı. Radyo dinlerken “ben de bir radyocu olsam, sunucu olsam” diye içimden geçirir hayal ederdim. Şu an yaptığım program fırsatı da elime geçince hemen değerlendirmek istedim ve çok güzel devam ediyoruz.

 

 

Evliyim iki erkek çocuk annesiyim. Bazen kara kalem yapan ressam bazen şiir yazan şair bazen ise otoriter bir anne. Çocuklarımın biri on iki diğeri altı yaşında. Hep de iki erkek çocuğu istemiştim hayallerim gerçek oldu. Zamanımın çoğunluğunu onların eğitimine ve gelişimine ayırmaya çalışıyorum. Onlarla çocuk olup eğlenmek ya da onların benimle yetişkin olup öğrenmesi en keyif aldığım zamanlardır. Şimdinin çocukları, yarının gençleri ve geleceğin yetişkinleri olacaklar. Ailede ne kadar sağlam eğitim verirsek onlar da hem çocuklarına o kadar sağlam anne-baba hem de çevrelerinde faydalı birer insan olacaklar.

 

 

Hobilerim arasında fotoğraf çekmek, doğa gezileri yapmak, film seyretmek var. Yapı olarak da karşımdaki insanı kırmamaya çalışırım, baktım olmuyor, döner arkamı giderim. Kılavuzum Yunus Emre’nin dediği  “sevelim sevilelim”dir. Seviyorum ama karşı tarafta sevgi yoksa yavaş yavaş uzaklaşırım, karşımdaki insan anlayamaz. O anladığında gitmişimdir. Bu eş sevgili için değil sadece aile, arkadaş ve diğer konularda da böyle. Kırmamak için kırılırım ama biten için uğraşmam. Ben bir mucizeyim yanında olduğum şanslıdır ve bunu beni kaybedince anlar. Bu hep böyle olmuştur. Ön yargım yok benim, çirkin ya da güzel kavramım. Benim kalbimin ne hissettiği önemli, karşımdakini yerle bir etmem!

 

 

Etmem için baya bir yıkım yaşamalıyım. O evreye gelene kadar çok kale yıkılır son kale benim savunmamdır. O kapı kapanınca bir daha açılmaz. Çok zahmetsiz insanım ama çok da zahmetli. Gülen yüzüm, gözlerim var. Mutlu olmam için minik bir çikolata yeter, yıkılmam için ise minik bir söz. İhanetin beden ile olanı değil dil ile olanından korkarım hep. Beden ile olan gizli kapaklı iki kişi arasında kalır ama dil ile olan çok tehlikeli ve  söylenen iki kelime seni rezil de eder vezir de. Karedeniz kadınıyım ben, sağım solum belli olmaz desek yeridir. Her şey biz insanlar için…

 

Exit mobile version