Kocaeli Dilovası’nda parfüm üretimi yapılan bir fabrikada meydana gelen patlama, ardında büyük bir trajedi ve ihmal zinciri bıraktı. Patlamada hayatını kaybeden işçilerin çoğunun sigortasız çalıştırıldığı ortaya çıkarken, skandalın en çarpıcı ayrıntısı ise kayıtlara patlamanın yaşandığı gün sigortalı olarak geçirilmiş olmaları oldu. Aileler, sevdiklerinin yıllardır güvencesiz çalıştırıldığını, ancak ölüm günlerinde sigorta girişlerinin yapıldığını öğrenince büyük bir öfke yaşadı.
Patlamanın ardından yürütülen incelemelerde, fabrikanın uzun süredir denetim eksiklikleriyle faaliyet gösterdiği belirlendi. Yangına dayanıklılık, acil çıkış kapıları, alarm sistemleri gibi temel güvenlik unsurlarının bulunmadığı; tehlikeli kimyasal maddelerin olduğu bir alanda üretim yapılmasına rağmen gerekli ekipman ve önlemlerin sağlanmadığı tespit edildi. Üstelik, olay günü işçilerin kaçacak bir alan bulamaması can kayıplarının artmasına neden oldu.
Tesisin çocuk işçi çalıştırdığı iddiaları da gündeme gelirken, mahalle arasında yer alan bu fabrikanın nasıl olur da hiçbir denetimden geçmeden çalışmaya devam ettiği merak konusu oldu. Patlamadan sağ kurtulan bazı işçiler, daha önce defalarca şikâyet ettiklerini ancak her seferinde sonuç alamadıklarını anlattı. Bu açıklamalar, sistemli bir denetim zaafiyetinin bulunduğuna işaret ediyor.
Facianın ardından sorumlular hakkında soruşturma başlatıldı ve bazı kişiler tutuklandı. Ancak kamuoyunda hâkim olan görüş, bu tür olayların yalnızca birkaç kişiyle sınırlı kalmadığı; ihmallerin tepeden tırnağa bir organizasyon kusuru olduğudur. Çalışanların insanca koşullarda, güvenli ve güvenceli şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlü olan mekanizmaların neden işlemediği sorusu yüksek sesle sorulmaya devam ediyor.
Dilovası’ndaki bu acı olay, iş cinayetlerinin hâlâ ülkede en büyük çalışma hayatı sorunlarından biri olduğunu gösterdi. Sigortasız çalışma, güvenlik önlemlerinin yokluğu ve görmezden gelinen tehlikeler… Hepsi bir kez daha en ağır bedelle hatırlatıldı.
