1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Hugh Jackman kendisini çocukken terk eden annesini bağışladı: Yıllarca geri dönmesini bekledim

Hugh Jackman kendisini çocukken terk eden annesini bağışladı: Yıllarca geri dönmesini bekledim

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ZAMAN BÜTÜN YARALARI İYİLEŞTİRDİ
Ünlü oyuncu Hugh Jackman, çocukluğunda, benzerine filmlerde rastlanabilecek bir dramın kahramanı olarak büyümüş. Jackman, henüz 8 yaşında bir çocukken annesinin kendisini ve kardeşlerini terk edip gittiğini bir röportajında anlatmıştı. Anlaşılan geçip giden zaman hem onun hem de annesini kalbindeki yaraları iyileştirdi. Daha önce annesini affettiğini açıklayan Jackman, şimdi de geçmişe bir sünger çektiğini sosyal medya sayfasından da ilan ediyor.

TAKİPÇİLERİ TARTIŞTI
52 yaşındaki Hugh Jackman, Instagram sayfasında annesi Grace McNeill ile birlikte çekilen bir fotoğrafını paylaştı. Aktörün, “Anne” notuyla paylaştığı bu fotoğrafa da takipçilerinden çok sayıda yorum ve beğeni geldi. Bir takipçisi Grace McNeill’e hitaben “Hanımefendi bir centilmen yetiştirmişsiniz. Her ikinize de saygı duyuyorum” diye yazdı. Bu yoruma ise Jackman’ın hayatıyla ilgili gerçeği bilen takipçilerinden çok sayıda karşı yorum geldi. Bu takipçiler “Aslında Hugh’u babası büyüttü” diye yazarak 70’li yıllarda yaşanan o trajediyi hatırlattı.

ANNELERİNİN ONLARI TERK ETTİĞİNİ İKİ GÜN SONRA ÖĞRENDİLER
Gelin, yıllar öncesine gidelim ve Hugh Jacmkman’ın “çocukluğumun travması” diye nitelendirdiği o olayı hatırlayalım. Jackman’ın annesi Grace, Christopher Jackman ile evliliğinden toplam beş çocuk sahibi oldu. Aile, Avustralya’da yaşıyordu. Ancak Grace McNeill, hayatından memnun değildi ve bir gün ailesini terk edip kendi anavatanı olan İngiltere’ye geri döndü. O dönemde 8 yaşında olan Jackman, sabah kendisini okula uğurlayan annesinin kafasından geçenleri bilmiyordu. Eve döndüğünde annesi yoktu, iki gün sonra gelen telgrafla onun İngiltere’ye döndüğünü öğrendi aile.

BABASI YILLARCA GERİ DÖNMESİ İÇİN DUA ETMİŞ
Jackman terk edildiği günü hiç unutmamış. Annesinin başına bir havlu sarıp kendisini okula uğurladığını hala hatırlıyor. Okuldan döndüğünde evde kimsenin olmadığını da. Her gün annesinin geri dönmesini beklediğini söyleyen Jackman, babasının da bunun için her gece dua ettiğini sanki olay bugün olmuş gibi hatırlıyor.

ERKEK ÇOCUKLARINI BABALARI BÜYÜTTÜ, KIZLAR İNGİLTERE’YE GİTTİ
Bu beklenmedik olayın ardından Jackman’ın iki kız kardeşi Zoe ve Sonya anneleriyle birlikte yaşamak için İngiltere’ye gitti. Hugh ile ağabeyleri Ian ve Ralph ise babaları Christopher ile birlikte Avustralya’ya kaldı. Üç erkek çocuğunu baba Jackman büyüttü.

OLAYI KABULLENMESİ YILLAR ALDI
Hugh Jackman, hep annesinin bir gün geri dönmesini beklemiş. Fakat 13 yaşına geldiğinde artık annesinin asla eve gelmeyeceğini kabullenmiş. Ünlü oyuncu, zor geçen çocukluk ve gençlik yıllarından sonra kendisi de bir aile sahibi olunca annesine olan bakışı da değişmiş. Jackman yıllar önce verdiği bir röportajda annesini affettiğini ve onunla barış yaptıklarını açıklamıştı. Jackman, annesiyle arasının iyi olduğunu ve yılın belli dönemlerinde onu görmek için İngiltere’ye gittiğini söylemişti.

‘ANNEMİN BENİ SEVMEDİĞİNİ HİÇ DÜŞÜNMEDİM’
Jackman, çocukluğunda annesi tarafından terk edilmiş olmasına rağmen asla onun kendisini sevmediğini düşünmediğini söylemişti. Aktör bir Avustralya dergisine verdiği röportajda “Hiç hissetmediğim bir şey… Yani kulağa garip gelebilir ama annemin beni sevmediğini hiç düşünmedim” dedi. Jackman, kendisi doğduktan sonra annesinin doğum sonrası depresyon geçirdiğini ve o dönemde bu konuda destek alınabilecek kimse bulunmadığını da anlattı.

MUTLU EVLİLİK
Jackman, annesiyle yıllar sonra barıştı ve onunla görüşmeye başladı. Ünlü oyuncu, annesi Grace McNeill’i affettiğini de açıklamıştı. Jackman, 1996 yılından bu yana meslektaşı Deborra-lee Furness ile evli. Çiftin, Oscar ve Ava adında iki tane evlatlık çocuğu bulunuyor.

ONLAR DA TRAJEDİ YAŞADI
Gösteri dünyasında tıpkı Hugh Jackman gibi trajedilerle dolu bir geçmişi geride bırakan çok sayıda yıldız var. Yani onların hayatları da öyle sanıldığı gibi sonsuz bir mutluluk içinde geçmiyor. Gelin bu ünlülerin geçmiş yıllarda yaşadığı ve bazılarını bugün oldukları kişiye dönüştüren o trajedileri bir hatırlayalım.

O KORKUNÇ GECEYİ HİÇ UNUTMADI
Anlatmaya, en çok bilinen öykülerden biriyle başlayalım.Oscar ödüllü yıldız Charlize Theron, gençlik yıllarında yaşadığı travmanın etkisinden uzun süre kurtulamadı.Güney Afrikalı yıldızın hayatındaki en kötü gün 21 Haziran 1991. Theron’un alkolik olan babası o gece eve sarhoş olarak geldi ve o sırada 15 yaşında olan yıldızın yatak odasına ateş açtı. Bunun üzerine annesi Gerda, kocasını silahla vurarak öldürdü.

O GÜNLER GERİDE KALDI
“Babam hastaydı, bir alkolikti” diyen Charlize Theron o geceyi şöyle anlatmıştı: “Bizi fiziksel olarak değil ama sözle taciz ederdi. Ve annemin yaptığına gelince… Benim kızım da aynı durumda olsaydı ben de aynı şeyi yapardım.” Theron ailesinin mutlu günleri o korkunç gecede sona erdi. Charlize ve annesi Gerda için yeni bir hayat başladı.

HAYATIM NASIL OLURDU MERAK EDİYORUM
Hollywood’un en gözde aktörlerinden biri olan Keaun Reeves’in gözlerinden yansıyan ve hiç geçmeyecekmiş gibi görünen hüznün sebebini biliyor musunuz… İşte o bakışların sebebi Reeves’in hayatı boyunca ardı ardına yaşadığı trajediler. Bunlar içinde onu belki de en çok etkileyeni hem adını bile koyduğu kızının 8 aylıkken ölü doğmuş olması hem de sevgilisinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi.

Yıl 2001’di. Hollywood’da meydana gelen bir trafik kazasında genç bir kadın, kullandığı jipin camından yola fırladı ve oracıkta hayatını yitirdi. Kazada ölen 28 yaşındaki kadın, Reeves’in sevgilisi Jennifer Syme’ydi. Bu haber üzerine Matrix 2 filminin çekimlerine hazırlanan Reeves kelimenin tam anlamıyla yıkıldı.

KARDEŞİNİ YALNIZ BIRAKMADI
Keanu Reeves ve Jennifer Syme, bu kazadan kısa bir süre önce, adını Ava olarak belirledikleri kızlarını daha doğmadan kaybetmişlerdi. Sekiz aylık hamile olan Syme, bir gün karnındaki bebeğin tekmelerini hissetmediğini söyleyince çift doktora gitti. İşte acı gerçek o zaman ortaya çıktı. Ava, daha doğmadan anne karnında ölmüştü. Bu olaydan sonra Reeves ile Syme’nin ilişkisi bozuldu. Ama hiçbir zaman tam olarak kopmadılar. Jennifer Syme, Keanu Reeves’in kız kardeşi Kim, kan kanserine yakalandığı zaman da zorlu tedavi sürecinde onları hiç yalnız bırakmamıştı. 

Reeves olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra bir röportajında kaybettiği, Jennifer ve doğmadan ölen kızı Ava’dan söz ederek “Onların hayatının bir parçası olmayı özlüyorum. Onların da benim hayatımın bir parçası olmasını. Eğer onlarla birlikte olsaydım her şey nasıl olurdu merak ediyorum. Bir daha tekrarlanmayacak şeyleri özlüyorum” demişti.

BUGÜNLERE GELMEMİ GEÇMİŞE BORÇLUYUM
Oprah Winfrey bugün TV dünyasının en ünlü ve zengin kadınlarından biri. Ama o da hayata böyle başlamadı elbette. Winfrey, Mississipi’nin kırsal kesiminde çok yoksul bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Onu büyükannesi büyüttü. Winfrey, büyüme sürecinde büyükannesinden şiddet gördüğünü hiçbir zaman saklamadı. Katıldığı bir TV programında “Büyükünnem beni kamçılardı. Öyle berbat kamçılardı ki sırtım su toplar ve sonra da kanardı” diyerek anlatmıştı o günleri.  Bazen pazar günleri kiliseye giderken giydiği iyi elbisesine de geçermiş bu kanlar. Büyükannesi ise ona elbisesini kirlettiği için yine kızarmış.

YAŞADIKLARI KİTAPLARA SIĞMAZ
Winfrey’in trajedisi sadece bununla sınırlı değil. 10 ile 14 yaşları arasında taciz edilen Winfrey bir ara da hamile kaldı. Ünlü sunucu bebeği dünyaya getirdi ama minik bebek henüz iki haftalıkken öldü. Ancak Oprah Winfrey geçmişte yaşadığı bu kötü hayatın bugünkü başarısında büyük payı olduğu görüşünde.

OYSA TATİLE GİTMİŞLERDİ
Ünlü aktör Liam Neeson da hayatta en sevdiği kişiyi, karısı Natasha Richardson’ı hiç beklenmedik bir anda kaybetti.Liam Neeson ve oyuncu eşi Natasha Richardson, Kanada’da ailece çıktıkları kar tatilinin son tatilleri olduğunu bilmiyorlardı. Richardson kayak yaparken bir kaza geçirip ağır yaralandı. Tedavisi için ABD’ye götürüldü ama tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Neeson’ın iki çocuğunun annesi, ünlü oyuncu Vanessa Redgrave ve yönetmen Tony Richardson’ın kızı Natasha 45 yaşında hayata veda etti.

BABA TACİZİNDEN ÇOK ÇEKTİ
Ünlü yıldız Halle Berry henüz bebekken anne ve babası ayrıldı.Ama Berry 10 yaşına geldiğinde annesi hem Halle’nin hem de diğer kızı Heidi’nin bir baba figürüne ihtiyaçları olduğunu düşünerek eski eşi Jerome’u eve geri çağırdı.Berry bu dönemi “hayatımın en kötü günleriydi” diyerek anlatıyor. Berry, babasının şiddet uyguladığını ve annesi ile kızkardeşini sürekli olarak taciz ettiğini de hiç bir zaman saklamadı. Berry, geçmişte eski eşi Eric Bennett’dan şiddet gördüğünü de itiraf etmişti.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir