Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin en güçlü simgelerinden biri olan İstiklal Marşı, kabul edilişinin 104. yılında coşkuyla anılıyor. Mehmet Akif Ersoy’un “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği bu anlamlı eser, yalnızca bir şiir değil, milletin direniş ve mücadele ruhunu yansıtan ebedi bir miras olarak hafızalara kazındı.
BİR MİLLETİN VARLIK MÜCADELESİNE YAZILAN MARŞ
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı yıllarda, halkın bağımsızlık ve istiklal mücadelesini anlatacak bir milli marş yazımı için yarışma düzenledi. Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) öncülüğünde 500 lira ödüllü yarışmaya tam 724 şiir gönderildi. Ancak Mehmet Akif Ersoy, para ödülünü kabul etmek istemediği için yarışmaya katılmamıştı.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ısrarlı daveti üzerine Mehmet Akif, Taceddin Dergahı’nda kaleme aldığı ve “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyerek sunduğu şiiriyle yarışmaya dahil oldu.
COŞKULU ALKIŞLARLA KABUL EDİLDİ
Yapılan titiz değerlendirmeler sonucu Akif’in şiiri, 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de coşkulu alkışlar eşliğinde kabul edildi. İlk kez Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Meclis kürsüsünde okunan marş, milletin bağımsızlık mücadelesine ruh verdi.
Mehmet Akif, kendisine verilen 500 liralık ödülü kabul etmeyerek Darül Mesai Vakfı’na bağışladı.
BESTE SÜRECİ VE GÜNÜMÜZDE KULLANILAN HALİ
Marşın güftesinin kabulünden sonra açılan beste yarışmasına 24 besteci katıldı. İlk olarak Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi kabul edilse de, 1930 yılında Osman Zeki Üngör’ün hazırladığı ve bugün kullanılan beste yürürlüğe girdi.
Üngör’ün eseri, Edgar Manas tarafından armonilendi, bando düzenlemesi ise İhsan Servet Künçer tarafından yapıldı. Günümüzde İstiklal Marşı yalnızca ilk iki dörtlüğüyle ve bu beste eşliğinde okunmaktadır.
MEHMET AKİF ERSOY’UN ZORLU MÜCADELESİ
1873 yılında dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy, hayatı boyunca halkının ve vatanının bağımsızlığı için kalemiyle mücadele verdi. “Safahat”, “Süleymaniye Kürsüsünde”, “Hakkın Sesleri”, “Fatih Kürsüsünde”, “Hatıralar” gibi eserleriyle milli ve manevi değerleri yaşatmayı amaçladı.
Osmanlı’nın son döneminde Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olarak cephelerde de yer aldı, vaazları ve şiirleriyle halkı birlik ve beraberliğe çağırdı.
SON NEFESİNE KADAR VATAN SEVDASI
1926’da Mısır’a yerleşen Akif, burada Türk dili eğitimi verdi. Hayatının son yıllarını ağır hastalıklarla geçirdi. 1936 yılında İstanbul’a dönerek Beyoğlu Mısır Apartmanı’nda hayata gözlerini yumdu.
Vefatında tabutuna Türk Bayrağı sarıldı, Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Gösterişten uzak, sade bir cenaze töreniyle sonsuzluğa uğurlandı.
104 YILLIK GURUR VE MİRAS
İstiklal Marşı, 104 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık, özgürlük ve direniş sembolü olmaya devam ediyor. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi:
“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”,
Kaynak:En Son Haber
Kaynak:Haber Merkezi
