Muhabir: Yasemin Hanım, öncelikle yayınımıza hoş geldiniz. Kendinizi tanıtarak başlayabilir misiniz?
Yasemin Sarıkaya: Hoş bulduk, çok teşekkür ederim. 1984 yılında Uşak’ta doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Uşak’ta tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Sekiz yıl devlet okullarında sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra 2015 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı özel eğitim kurslarına katıldım ve o tarihten itibaren özel eğitim sektöründe çalışıyorum.
Muhabir: Sizi özel eğitim alanına yönlendiren neydi?
Yasemin Sarıkaya: Üniversite döneminde bilinçli bir tercihten ziyade çevremdekilerin yönlendirmesiyle sınıf öğretmenliğini seçmiştim. Öğretmenlik yaptığım yıllarda özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerle karşılaştım ve bu çocuklara nasıl yardımcı olabilirim diye düşünmeye başladım. Bu sırada Bakanlığın açtığı özel eğitim kurslarına katıldım ve bu alanda çalışmaya başladım.
Muhabir: Peki, özel eğitim nedir? Biraz açıklar mısınız?
Yasemin Sarıkaya: Özel eğitim, bir çocuğun uzmanlar tarafından değerlendirilmesinin ardından, yaşıtlarıyla arasında belirgin farklılıklar tespit edilirse, bu çocuğa özel olarak hazırlanan bir eğitim programını kapsar. Örneğin, zihinsel engelli, otizm spektrum bozukluğu olan, işitme ya da görme engelli, disleksi gibi öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerle çalışıyoruz.
Muhabir: Görme engelli öğrencilerle çalışmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yasemin Sarıkaya: Tabii. Görme engelli öğrenciler arasında az görenlerle ve tamamen görmeyenlerle çalışıyorum. Az gören öğrencilerle büyüteçli gözlükler kullanarak okuma-yazma çalışıyoruz. Tamamen görmeyen öğrencilerle ise Braille alfabesi ve abaküsle matematik çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca, baston kullanma ve bağımsız hareket becerileri gibi eğitimler de veriyoruz.
Muhabir: Disleksi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Belirtileri nelerdir?
Yasemin Sarıkaya: Disleksi bir hastalık değil, nörogelişimsel bir farklılıktır. Beynin sağ ve sol lobları aynı anda çalıştığı için öğrenmede güçlük yaşanabilir. Disleksi belirtileri okul öncesinde uzun kelimeleri telaffuz edememe, sağ-sol kavramlarını karıştırma gibi sorunlarla ortaya çıkar. Okul döneminde ise harf karıştırma, okuma güçlüğü ve matematiksel işlemlerde zorlanma gibi belirtiler görülebilir.
Muhabir: Disleksili çocuklar için ne öneriyorsunuz?
Yasemin Sarıkaya: Ailelere ve öğretmenlere büyük görev düşüyor. İlk olarak, çocukların özgüvenini desteklemeliler. Disleksili çocukların normal zekaya sahip olduklarını ve hatta bazılarının üstün zekalı olabileceğini anlamak önemli. Disleksi tedavi edilebilir bir durum değil, ancak doğru eğitim programlarıyla çocuklar akademik başarıya ulaşabilir.
Muhabir: Sizin bu alanda aldığınız eğitimlerden de bahsedebilir misiniz?
Yasemin Sarıkaya: Disleksi üzerine yapılandırılmış eğitim programlarına katıldım. DMP (Disleksi Müdahale Programı) gibi uluslararası programlarla çalışıyorum. Ayrıca oyun terapisi, mindfulness ve nöro-performans eğitimleri aldım. Bu eğitimlerle çocukların odaklanma becerilerini geliştirip streslerini yönetmelerine destek oluyorum.
Muhabir: Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Yasemin Sarıkaya: Daha fazla öğrenciye ulaşmak ve onların gelişimlerine katkı sağlamak istiyorum. Her çocuğun bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Özel eğitimde sabır ve fedakarlık çok önemli; bu sektörde çalışabilmek için çocukları gerçekten çok sevmeniz gerekiyor.
Muhabir: Son olarak, ailelere bir mesajınız var mı?
Yasemin Sarıkaya: Ailelere çocuklarına güvenmelerini, onların özgüvenlerini kırmamalarını tavsiye ediyorum. Eğer bir farklılık fark edilirse, bunu kabul edip uygun eğitim yöntemine bir an önce başlamaları gerekiyor. Her çocuk öğrenebilir; sadece farklı yollardan ve hızda öğrenirler.
Muhabir: Çok anlamlı bir mesaj. Katılımınız ve değerli bilgileriniz için teşekkür ederiz.
Yasemin Sarıkaya: Ben teşekkür ederim. Eğitimde hiçbir bireyin feda edilmemesi gerektiğine inanıyorum.