Psikolojik sağlık, bireylerin hem kişisel yaşamlarında hem de profesyonel dünyada başarılı olmalarını sağlayan temel bir unsurdur. Bu bilinçle hareket eden Psikolog İlayda İpekel, insanların kendi potansiyellerini keşfetmelerine rehberlik eden bir uzmandır. İpek’in hayat hikayesi, psikolojiye olan ilgisinin çocukluk dönemine dayanıyor ve bugün klinik psikoloji alanında yüksek lisans yaparak uzmanlığını daha da ileriye taşımaya devam ediyor. İpek’in psikoloji alanındaki tecrübeleri ve gönüllülüğe olan bağlılığı, iş dünyasının liderlerine de ilham verecek türden.
Psikolojiye Adanan Bir Kariyer
İlayda İpekel, psikolojiye olan ilgisinin erken yaşlarda başladığını belirtiyor. Zorlu bir çocukluk geçirmesi ve insan davranışlarını anlama merakı onu bu alana yönlendirmiş. İpek’in lise döneminde aldığı psikoloji eğitimi, onun mesleki yolculuğunda kritik bir dönüm noktası olmuş. Kendi deneyimleri ve kişisel ilgisi sayesinde, insanların davranışlarını anlamaya ve bu alanda bir kariyer yapmaya karar vermiş.
İlayda İpekel, bugün hem yetişkinlerle hem de çocuklarla çalışarak onların psikolojik sorunlarına çözüm üretmeye odaklanıyor. Psikodinamik ve eklektik yaklaşımları benimseyen İpek, danışanlarının geçmiş yaşantılarından kaynaklanan tıkanıklıkları açarak onlara daha sağlıklı bir yaşam yolculuğu sunmayı hedefliyor. Eklektik yaklaşımın, danışanların bireysel ihtiyaçlarına göre çeşitli terapi tekniklerini bir araya getirdiğini belirtiyor. Bu esnek ve bütüncül yaklaşım sayesinde, danışanlarına en uygun tedavi yöntemini sunabiliyor.
Çocukluk Dönemi Problemleri ve Yetişkinlerde İlişki Sorunları
Psikolog İlayda İpekel, özellikle okul çağı çocukları ve ergenlerde sıklıkla karşılaşılan kaygı ve okul fobisi sorunlarına dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, yetişkinlerde de ilişki sorunlarıyla ilgilendiğini ifade eden İpek, romantik ilişkilerde yaşanan problemler, yeni anne olmuş ebeveynlerin yaşadığı stres gibi konularda sıkça danışıldığını belirtiyor. Türkiye’de psikolojik destek almakla ilgili geçmişten gelen önyargıların giderek azalması, İpek’e göre insanların kendi içsel süreçlerine daha açık olmalarını sağlıyor.
İlayda İpekel, popüler kültürde ve medyada terapi süreçlerinin yer almasının, özellikle Gülseren Budayıcıoğlu gibi isimlerin televizyon dizilerinde terapiyi normalleştirmesinin, bu önyargıları kırmada etkili olduğunu belirtiyor. Bu gelişmeler, iş dünyasında da çalışanların psikolojik desteğe erişimlerini kolaylaştırarak daha sağlıklı iş yerleri oluşturmanın önünü açabilir.
Sürekli Gelişim ve Farkındalık
Psikoloji alanında kalıcı bir etki bırakmak isteyen İlayda İpekel, bu alanın sürekli gelişen ve değişen bir yapıya sahip olduğunu vurguluyor. Her geçen gün yeni tekniklerin ortaya çıkması ve danışanların bu tekniklere olan ilgisi, psikologların da kendilerini sürekli olarak geliştirmelerini gerektiriyor. İpek, psikoloji alanında çalışan bir uzmanın “Ben tamamlandım” dememesi gerektiğini ifade ederek, sürekli öğrenmeye ve yeniliklere açık olmanın önemine değiniyor. Danışanlarının bilinçli ve farkındalığı yüksek bireyler olmasının, terapi sürecini daha verimli hale getirdiğini de ekliyor.
Günümüzde iş dünyasında da sürekli öğrenme kültürü yaygınlaşıyor. Çalışanların ve liderlerin, değişen iş koşullarına ve yeni yeteneklere ayak uydurması bir zorunluluk haline gelmiş durumda. İpek’in bu yaklaşımı, sadece psikoloji alanında değil, iş dünyasında da sürdürülebilir başarıyı destekleyen bir prensip olarak öne çıkıyor.
Gönüllülüğe Dayalı Çalışmalar ve Toplumsal Sorumluluk
İlayda İpekel, mesleki hayatında yalnızca bireysel danışmanlık hizmetleri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda gönüllü olarak toplumda psikolojik farkındalığı artırmak için çalışmalar yapıyor. Bir vakıfla ortak yürüttüğü gönüllü psikolojik destek projesinde, özellikle çocuklara ve ergenlere ulaşıyor. İpek, çocukluk döneminde yaşanan travmaların ve duygusal sorunların, bireylerin tüm hayatını etkileyebileceğine inanıyor ve bu sebeple, çocuklara daha erken yaşta ulaşarak onların hayatlarında pozitif bir etki yaratmayı hedefliyor.
Bu gönüllü çalışmalar sayesinde, hem çocukların gelişim süreçlerine katkı sağlıyor hem de toplumun geleceğine yatırım yapmış oluyor. Bu tür gönüllülük projeleri, iş dünyasında da şirketlerin topluma katkı sunmalarını teşvik edebilir. Sosyal sorumluluk projeleri, sadece toplum için değil, aynı zamanda şirketlerin itibarını güçlendirmek ve çalışan bağlılığını artırmak için de önemli bir strateji haline gelmiştir.