Fransa’ya dair haberde, tedbirlerin esnetilmesiyle turistlerin Paris’e döndüğü, bir çiftin pandemi nedeniyle yarıda kalan balayını burada tamamladığı anlatılırken, Türkiye’ye ilişkin haberde kepengi kapalı dükkanlar önünde bir kağıt toplayıcısının fotoğrafı servis edildi. Reuters’ın haberde kullandığı bu fotoğraf, “algı operasyonu” olarak değerlendirildi. Haberlerde Türkiye’ye ait olduğu belirtilen fotoğraf, Türk medyasının temsilcileri ile gazeteciler ve basın meslek örgütleri tarafından “Türkiye’deki mevcut durumla ilgisi olmadığı” ve “manipüle edildiği” belirtilerek, eleştirildi.
‘ÇOK BARİZ, AŞAĞILIK BİR MANİPÜLASYON’
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun, uluslararası haber ajanslarının eskiden belli bir tarafsızlıklarının söz konusu olduğunu, prestijli kanallar olduklarını ifade etti. Coşkun, “Artık bir referans olmaktan çıktılar. Taraf haline geldiler. Manipülasyon yapmaya başladılar. Bu da bunun en çarpıcı örneği. Bu son yasakların, kısıtlamaların kaldırılmasıyla ilgili fotoğraf artık bunun zirve noktası. Türkiye’ye bakışlarını bundan daha iyi ortaya koyamazlardı. Çok bariz, aşağılık bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu da uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye aleyhinde imaj oluşturmak için her fırsatı değerlendirdiklerini, bunun son olarak da Kovid-19 ile mücadeledeki adımlarıyla alakalı geldiğini söyledi. Likoğlu, Reuters’ın haberinde kullandığı fotoğrafları şöyle yorumladı:
“Uluslararası bir haber ajansının, görevi reklam değil haber olan bir ajansın böyle bir yalanıyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin normalleşmenin ardından turizmden hak ettiği payı almaması için, turistlerin Türkiye’yi tercih etmemesi için Türkiye güvenli bir ülke değilmiş, yeni misafirleri ağırlamaya hazır değilmiş gibi bir imajı oluşturmak için ne yazık ki paylaşılan bir fotoğraf. Bu fotoğraf ne zaman, nerede çekildi bilmiyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin turistik alanlarıyla ilgili yerlerinde çekilseydi çok daha gerçekçi, hareketli fotoğraflar ortaya çıkabilirdi. Kasıtlı, nerede, ne zaman çekildiğini bilmediğimiz bir fotoğraf. Türkiye’nin ya da ülkelerin turizm konusundaki hazırlıklarını haber yapan bir anlayış bu fotoğrafı paylaştı. Uluslararası bir haber ajansına, tarafsız olduğu iddia edilen bir habercilik anlayışıyla bağdaşmayan bir davranış. Ama Türkiye olarak bunları zaten biliyoruz, tanıyoruz.”
Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Recep Yeter, uluslararası haber ajanslarının ve medya kuruluşlarının Türkiye’yle ilgili konuları ele alırken gazeteciliğin temel kriterleri olan tarafsızlık, objektiflik gibi ilkeleri yok saydıklarını, görmezden geldiklerini gözlemlediklerini vurguladı. Yeter, özellikle son 10 yılda yüzlerce kez örnekleriyle gördüklerine işaret ederek, “Son dönemde, özellikle son 3 yıldır bu yaklaşımın farklı bir biçim aldığını görüyoruz. Daha önceden çok daha keskin şekilde, düşmanca bir yaklaşımla tavır sergilenirken artık çok daha ince hesaplanmış özenle oluşturulmuş içeriklerin servis edildiğini görmeye başladık. İçerisine baktığınızda haberde herhangi bir olumsuz yaklaşım söz konusu değilken, habere iliştirdiği bir fotoğraf ya da habere koyduğu bir başlıkla aslında herkes için sıradan kabul edilebilecek bir haberin tamamen farklı algılanmasına sebep olmak üzere özel bir çalışmanın yapıldığını görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
‘BİR ALGI OPERASYONU’
Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet de haberin Türkiye’yle ilgili kısmının kötü niyetle yapıldığı kanaatinde olduğunu, özellikle bu tür fotoğrafların seçilmiş olmasının niyet anlamında bu haberi sorgulatır hale getirdiğini belirtti. Salgın sürecinde gerek Reuters’ın merkezi İngiltere’de gerekse bu haberde daha sevimli gösterilen Fransa’da ciddi sıkıntılar yaşandığını, sağlık sistemlerinin taşıyamadığını, çok fazla insanın hayatını kaybettiğini, yeterli derecede müdahalede bulunamadıklarını anlatan Acet, “Türkiye, özellikle ilk 6 ayda bütün dünyaya model olacak bir başarı hikayesi yazmasına rağmen Avrupa ülkeleri -ki bunların arasında da İngiltere ve Fransa önde geliyordu- deyim yerindeyse perişan oldular. Bu anlamda da Türkiye’ye karşı yapılan haksızlık var. Burada çok açık bir algı operasyonu yürütülmüş.” değerlendirmesinde bulundu.
Reuters’ın son dönemde Türkiye’ye karşı negatif tutum içerisinde olduğunun başka örnekler üzerinden de bilindiğine dikkati çeken Acet, bu örneğin ise kötü niyetle yapılan bu tür haberlerin, yaklaşımların artık zirve noktalarından birini temsil ettiğini söyledi. Aşılamada Türkiye’nin hızlı bir atak yaptığına da değinen Acet, “Geçen hafta, günde vatandaşlarına en fazla aşı yapan ülke oldu. Yapılan toplam aşılamada da en son dokuzuncu sıradaydı. Muhtemelen bu daha da ön sıralara doğru ilerleyecek. Yani fotoğrafta yansıtıldığı gibi ‘koronavirüs Türkiye’de hayatı kilitledi, Türkiye sağlıksız, güvensiz’ algısının ne kadar haksız ve art niyetli olduğunu, aşılarla ilgili veriler de geldiğimiz nokta da ortaya koyuyor.” diye konuştu.
Gazeteci Erem Şentürk, Reuters’ın bunu sürekli ve özenli olarak, birkaç sebeple yaptığını belirtti. Bu sebeplerden birincisinin, başta Avrupa olmak üzere Türkiye’nin turizm potansiyeli olan yerlere karşı turizm rekabeti adına yapmaları olduğunu aktaran Şentürk, “İkincisi, 1980’lerin gazeteciliği vardı, ‘Bana para verirsen seninle ilgili iyi haber yaparım, para vermezsen kötü haber yaparım. ‘Şantaj gazeteciliğini halen devam ettiriyor. Üçüncüsü, bir Türkiye algısı var. Türkiye çok uzun zamandır bu algıya karşı mücadele ediyor. Bu mücadele içinde Türkiye’nin gelip çarptığı en büyük engellerden biri her seferinde Reuters olmuştur. Çünkü bu sayede diyecekler ki ‘Size yapılacak muamele, turizm, uluslararası ticaret ve kültür ilişkileriniz, uluslararası eğitim iş birlikleriniz gibi birçok milletlerarası kategoride ipleriniz bizim elimizde.’ tehdidi Reuters’ın en önemli şeylerinden biri.” dedi.
Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş da algı yönetiminin dünyada var olan Batı merkezli çifte standartları giderek derinleştirdiğini, haberciliğin, medyanın, kitle iletişim araçlarının, gazetecilik faaliyetlerinden çok egemen küresel sistemin enstrümanları haline gelmesinin yeni dünyanın en büyük krizi olduğunu söyledi.
Reuters’ın bunu ilk kez yapmadığını belirten Kurdaş, şunları kaydetti:
“Batılı bir ülkeyi mutlu, zengin ve güçlü ama Müslüman bir ülkeyi ise sorunlu göstermek bu haber ajanslarının ve Batı medyasının varlık sebebi haline gelmiş. Küresel sistem oluşturulan algısal gerçekler üzerinde devamını sağlıyor. Ama bir gün gelecek fotoğraflar bu ülkeleri ve bu sistemi ayakta tutmaya yetmeyecek. Gün gelecek, hakikatler algısal gerçekleri yenecek. Bu olay, bu çifte standart sadece biz Türkiye’dekilerin karşı çıkması, tepki göstermesi gereken bir gazetecilik çirkinliği değil, bizim kadar Fransız ve Batılı gazetecilerin de karşı çıkması gereken bir çirkinlik, bir durumdur.”