MERT İNAN İstanbul – Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketinin nedenleri arasında gösterilen Susurluk Havzası’nın önemli su kaynaklarından Nilüfer Çayı simsiyah halde Marmara’ya akmaya devam ediyor. Uzmanlar, Nilüfer Çayı’nın Ergene Nehri’nden bile kötü durumda olduğuna dikkat çekerken, kanalizasyona dönen su kaynağının hem müsilaja, hem de kansere davetiye çıkardığı belirtiliyor.
Uludağ’dan doğan ve ovadaki bir çok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı, evsel, sanayi ve tarım atıkları nedeniyle uzun süredir siyaha bürünürken, onca uyarıya rağmen önlem alınmaması tepkilere neden oldu.
Açık kanalizasyon gibi
Bursa Su Kolektifi sözcülerinden Onur Küçük, Gemlik, Kumla ve Mudanya kıyılarında Mart ayında ortaya çıkan müsilaj sorununun özellikle Mayıs’ın ikinci yarısından itibaren çoğalarak çevre felaketine dönüştüğünü belirtirken, “Müsilaj için ‘gelip, geçici doğa olayı’ deniliyordu. Ancak bu sorunun bir doğa olayı olmadığı kirlikten kaynaklandığı ortaya çıktı. Bursa’daki endüstriyel kaçak ve deşarjların yanı sıra tarımsal kirlik bu tabloyu ortaya çıkardı. En büyük kirletici ise Nilüfer Çayı. Maalesef bu kaynak artık 4.sınıf su kalitesinde yani açık bir kanalizasyon şeklinde akıyor. Oteller bölgesinin, sanayinin atıkları ile evsel kirlilik yükleri Nilüfer Çayı’na boca ediliyor” dedi. Küçük, “Ne renk, ne koku dayanılacak gibi değil. Nilüfer’in kirli suyu 55 köyden geçtiği gibi, çiftçiler bu kirli suyla tarlalarını suluyor” dedi.
Doğayı ve Çevreyi Koruma Başkanı Sedat Güler ise, Nilüfer Çayı’nın müsilajın oluşumunda etken olduğunu belirterek, “Nilüfer Çayı, kaynağından çıkıp Uludağ’dan indikten sonra, güzergah boyunca sanayi atıkları, evsel ve tarımsal kirlilikten kanalizasyona dönüşmüş vaziyette. Oysa ki Uludağ’dan tertemiz doğuyor. 10 yıldır haykırıyoruz sesimizi duyan yok. Çayda hiç bir canlı yaşamıyor. Trakya’da Ergene, Bursa’da Nilüfer felaketi yaşanıyor. Köylüler, kullanmak için ellerini suya sokunca yara oluyor. Bursa’daki derelerin çoğunluğu denize dökülürken kirletiliyor. Marmara, foseptik çukuru haline döndü” dedi.
‘O suyla tarımsal üretim yapılıyor’
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala ise Nilüfer Çayı’nın, Susurluk Havzası’nın Ergenesi durumuna geldiğine dikkat çekerek, şu bilgileri paylaştı: “Güzergâh boyunca siyah ve kokudan yanında durulamayan bir nehirden halini alan Nilüfer suyundan tarımsal sulama da yapılıyor. Nehir de hem kimyasal hem evsel atıkların neden olduğu yoğun kirlilik söz konusu. Ağır metal kirliliği insan sağlığını tehdit ediyor. Nilüfer, tıpkı Ergene gibi kanser başta olmak üzere üreme, solunum, nörolojik ve cilt hastalıkları gibi sorunlara davetiye çıkartıyor. Uludağ’dan çıkıp Bursa Ovası’ndan Marmara’ya uzanan derelerin tamamı hem çevreyi, hem denizi kirletiyor. Çok acil, çok radikal tedbirlerin alınması şart.”
‘Kurbağa bile yaşamıyor!’
Nilüfer Çayı’nın en kirli aktığı yerlerden Hayırlar Köyü sakinlerinden eski muhtar Kenan Aydemir de yaşanan duruma isyan ederek, “Nilüfer, köyümüzün alt kısmından geçen ve Uluabat Gölü’nden, Kocadere ile birleşip Marmara Denizi’ne dökülüyor. Karacabey’e bağlı İnkaya Köyü’nden geçtiğinizde kokudan duramıyorsunuz. Kirlenmiş su kaynakları maalesef Marmara’ya boşalıyor. Nilüfer Çayı’nda kurbağa bile yaşamıyor. Gönen’deki çeltik tarlalarından boşaltılan atık sular derelere veriliyor. Gönen Çayı da çok kirlenmiş durumda” dedi.