Türkiye’nin sınır ötesi güvenlik politikalarında yeni bir sayfa açılmak üzere. Irak ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görev süresini 3 yıl daha uzatmayı öngören tezkere, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Tezkere kabul edilirse, Türk askeri 2028 yılına kadar bölgedeki varlığını sürdürebilecek. Bu adım, hem Türkiye’nin sınır güvenliği açısından önemli bir stratejik karar olarak görülüyor hem de bölgedeki dengeler üzerinde etkili olacak yeni gelişmelere işaret ediyor.
Sunulan tezkere, sadece askeri bir karar olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin terörle mücadele kararlılığının, bölgesel güvenlik politikalarının ve diplomatik duruşunun da bir göstergesi. Sınırın hemen ötesinde yuvalanan terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonların devamlılığı için askeri varlığın sürdürülebilir olması büyük önem taşıyor. Hem PKK hem de DEAŞ gibi örgütlerin Irak ve Suriye’deki etkinliği göz önünde bulundurulduğunda, bu tezkereyle alınacak kararın, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından yaşamsal önemde olduğu değerlendiriliyor.
Meclis’e sunulan tezkerenin, 3 yıllık süreyi kapsaması dikkat çekiyor. Daha önce genellikle birer yıllık sürelerle çıkarılan tezkerelerin aksine bu kez daha uzun vadeli bir yetki talebi söz konusu. Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki askeri ve siyasi planlamalarının artık daha uzun vadeli bir stratejiye dönüştüğünü ortaya koyuyor. Aynı zamanda olası bir kara harekâtı veya geniş çaplı operasyon için ön hazırlık olarak da değerlendiriliyor.
Türkiye’nin bu adımı, uluslararası kamuoyunda da dikkatle izleniyor. Özellikle bölge ülkeleri, NATO üyeleri ve ABD gibi aktörler, Ankara’nın askeri hamlelerinin bölgesel etkilerini yakından takip ediyor. Tezkere ile birlikte Türkiye’nin Irak ve Suriye’de askeri varlığını sürdürmesi, sadece terörle mücadele değil, enerji güvenliği, göç akışı ve bölgesel istikrar açısından da önemli yansımalar yaratacak.
Siyasi partiler arasında da tezkerenin içeriğiyle ilgili görüş ayrılıkları bulunuyor. Ancak ulusal güvenlik konularında çoğunlukla sağlanan siyasi uzlaşı göz önüne alındığında, tezkerenin Meclis’ten geçmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Önümüzdeki günlerde yapılacak oylama, hem Türkiye’nin güvenlik politikaları açısından kritik bir dönüm noktası olacak hem de bölgedeki dengeleri yeniden şekillendirecek. Türkiye’nin kararlı duruşu, sınırlarının ötesinde de etkili olmaya devam edecek gibi görünüyor.
