Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ekim 2025 enflasyon verileri, hem ekonomi yönetimi hem de vatandaş açısından büyük önem taşıyor. Verilere göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekim ayında bir önceki aya göre %2,55, geçen yılın aynı ayına göre ise %32,87 oranında artış gösterdi. Böylece enflasyon, son üç ayın en yüksek seviyelerinden birine ulaşmış oldu.
Aylık enflasyonda en yüksek artış, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yaşandı. Bu gruptaki fiyatlar bir önceki aya göre %3,41 oranında artarken, yıllık bazda %34,87 seviyesine ulaştı. Gıda fiyatlarındaki artış, hem iç üretim maliyetlerindeki yükseliş hem de küresel gıda tedarik zincirindeki dalgalanmalardan kaynaklanıyor. Özellikle meyve, sebze ve süt ürünlerindeki zamlar vatandaşın mutfak harcamalarını doğrudan etkiledi.
Konut grubu, yıllık %50,96 artışla en çok yükseliş yaşanan ikinci kategori oldu. Kira fiyatlarındaki artış ve enerji maliyetlerindeki yükseliş, bu artışta başrol oynadı. Elektrik, doğalgaz ve su faturalarına gelen zamlar, hanehalkı bütçesindeki payını daha da büyüttü.
Ulaştırma kaleminde ise yıllık artış %27,33 olarak kaydedildi. Akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş ve toplu taşıma ücretlerindeki düzenlemeler, ulaştırma grubu enflasyonunu yukarı çekti. Giyim ve ayakkabı grubunda mevsimsel artışlar, eğitim ve sağlık harcamalarında da sınırlı yükselişler gözlemlendi.
Endekste yer alan 143 temel kalemden 118’inde fiyat artışı, yalnızca 25 kalemde fiyat düşüşü yaşandı. Bu tablo, fiyat baskısının ekonominin tüm alanlarına yayıldığını gösteriyor. Enerji, gıda, tütün ve altın hariç hesaplanan özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) ise aylık %2,43, yıllık %32,52 artış göstererek çekirdek enflasyonun genel seyre paralel ilerlediğini ortaya koydu.
Ekonomistlere göre bu veriler, 2025 yıl sonu enflasyon tahminleriyle büyük ölçüde uyumlu. Uzmanlar, gıda fiyatlarındaki sert artışların kış aylarında da devam edebileceğini, buna karşın baz etkisiyle yılın son çeyreğinde sınırlı bir gerileme görülebileceğini belirtiyor. Ancak döviz kurlarındaki hareketlilik, enerji fiyatlarındaki oynaklık ve küresel petrol piyasalarındaki belirsizlikler, bu iyimser beklentilerin önünde önemli risk unsurları olarak değerlendiriliyor.
Enflasyon oranı aynı zamanda milyonlarca çalışan, memur ve emekli için yeni yıl zam oranlarının da belirleyicisi olacak. Bu oran doğrultusunda memur ve emekli maaş artışları, kira tavan zamları, vergi ve harç kalemleri yeniden hesaplanacak. 2026 yılına girilirken ekonomik politikaların, fiyat istikrarı ve alım gücünü korumak üzerine şekillenmesi bekleniyor.
Ekonomi yönetiminin hedefi, enflasyonu 2026 ortasına kadar tek haneli rakamlara indirmek. Bunun için para politikasında sıkı duruşun sürdürülmesi, üretim maliyetlerinin dengelenmesi ve iç talebin kontrollü bir şekilde yönetilmesi gerekiyor.
Ekim ayı verileri, Türkiye ekonomisinin hâlâ yüksek fiyat baskısı altında olduğunu ve kalıcı istikrarın sağlanması için politika yapıcıların önünde zorlu bir süreç bulunduğunu bir kez daha gösterdi.
