Kuran ayetlerinde hem dünyada hem ahirette rahat etmesi için insanlara çeşitli yollar gösterilir. Ayetlerin dikkat çektiği konulardan biri de insan yaşamına ve sağlığına en uygun olan besinlerdir. Öyle ki doktorlar hangi besinlerin sağlıklı olduğunu öne sürse, yüce kitabımızda Allah c.c. bu besinden zaten bahsetmiş. Bizler de sizler için Kuran’da adı geçen mucizevi besinleri derledik…
HURMA
Yüce Allahın Kuran’da hurma ile ilgili şöyle buyuruyor: “Allah o su ile size ekin, zeytin, hurma, üzüm ve daha türlü türlü ürünler de bitirir. İşte bunda düşünen bir topluluk için büyük ibret vardır.” (Nahl suresi 11)
Kuran’da Meryem suresi dahil 20 defa adı zikredilen hurmanın faydaları saymakla bitmiyor.
Pankreasta ensülin salgılanmasını düzenli sağlayarak şeker dengesini koruyor. Doğumun kolay olmasını sağlıyor. Loğusalıkta süt hormonlarını harekete geçirerek anne sütünün artışını sağlıyor. (Çünkü hurma Hz. Meryem’in loğusalığındaki yiyeceği idi. Şayet hurmadan daha iyi bir yiyecek olsaydı; Allah diğer meyveleri Meryem’e ikram ederdi.)
Dekstroz ve früktoz oranı yüzde 75 ile 87 arasında değişir. Glikoz yoktur. İçinde A, C, B1, B2, B3, B6, B9 (folik asit), B12, K, vitaminleri, betakaroten, ayrıca oligo element var.
A vitamini bilindiği üzere çok etkili bir anti oksidandır. Dolayısıyla halk arasında tavukkarası olarak da bilinen gece körlüğünü önler. Aynı zamanda ağız ve akciğer hastalıklarında oldukça etkilidir.
Betakaroten (pro vitamin A), doğada natürel olarak bulunan A vitamininin ilk formatıdır. Bu vitamin, vücudumuzdaki DNA, hücre zarı ve protein yapısını destekler. Dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarının oluşumunu engeller. Sperm oluşumunu destekler.
Zeaksantin maddesi de yaşlılığa bağlı kas erimesini önler. Vücuttaki kas kaybını engeller. İdrar söktürücüdür. Dolayısıyla ödem oluşumunu önler. Taze hurmanın içinde bulunan pitosin maddesi, adet sancılarına çok iyi gelir.
Liften çok zengin olduğu için bağırsakların çalışmasını düzenler; böylece kabızlığın (konstipasyon) birebir ilacıdır. Aynı zamanda yüksek lif sayesinde kötü kolesterol olan LDL’nin düşmesine neden olur. Ayrıca bağırsak kanserine yol açabilecek biyokimyasal maddelerin azalmasını sağlar.
İçinde bulunan flavonoid, polifenol anti oksidamı olarak bilinen tanin maddesini içerir. Tanin iltihabı, vücuttaki kanamaları önleyen bir maddedir.
Ayrıca içinde oligo element (az bulunan elementler) vardır: Sodyum, potasyum (Muzdan 2.5 kat daha fazladır), kalsiyum, demir, bakır, manganez, çinko, magnezyum, kükürt, klor, fosfor, florin (Diğer meyvelerden 4 kat daha fazladır. Diş eti ve diş sağlığı açısından önemlidir.)
Hurmanın içinde 0.9 mg/100 gram demir vardır. Kırmızı kan hücrelerinin içindeki kanın rengini veren hemoglobinin oluşumunda en etkili bir mineraldir.
Günde 15 adet orta boy hurma, bir insanın günlük demir ihtiyacını karşılar.
İNCİR
Yüce Allah Tin suresinde: “İncire, zeytine, sina dağına ve şu emin beldeye andolsun!” buyurmuştur.
“Peygamber efendimize bir tabak incir hediye edildi, bunun üzerine Peygamberimiz: “İncir yiyin. Eğer Cennet’ten inen bir meyve söyleyecek olsaydım, bunun incir olduğunu söylerdim. Çünkü Cennet meyvelerinin çekirdeği olmaz. (Çekirdeksiz denmesinden hurma ve zeytin çekirdeği gibi yenilmeden atılan çekirdekler kastedilmektedir). İncir yiyin, çünkü o, basuru keser, eklem ağrılarını yok eder.” buyurmaktadır. Peki incirin faydaları nelerdir?
İncir içerdiği besin, vitamin ve mineraller sayesinde vücuda enerji verir. Bunun yanı sıra; sodyum, potasyum ve magnzeyum açısından çok zengindir.
En az portakal kadar C vitamini içeren incir, aynı zamanda B3, B6, B2 ve K vitamini de içermektedir. Kalp sağlığını korur, tansiyonu dengeler, vücudu temizler, sindirim sistemine faydalıdır, kabızlığa iyi gelir, ağrıları azaltır, cilt hastalıklarında etkilidir.
Yağ, sodyum ve kolestrol içermediği ve yüksek lif oranına sahip olduğundan incir, aynı zamanda kilo vermek için ideal bir besindir. Uzun süreli hastalıklardan sonra hızlı bi şekilde iyileşmeye yardımcı olan, güç kuvvet veren bir ilaçtır. Astım, öksürük ve soğuk algınlığı gibi durumlarda tedavi amaçlı da kullanılır.
ZEYTİN / ZEYTİNYAĞI
“Sina dağından çıkan bir nebat da yetiştirdik ki, o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır.” (Müminun suresi, 20)
Peygamber efendimiz’in zeytinyağı ile “Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır.” der.
Zeytinin gövde kabukları ile yapraklarının ateşin düşürülmesinde etkli olduğu deneyimlenmiştir. Aşeker hastalarında kan şekerinin düşmesinde tesirli olan zeytin aynı zamanda tansiyonu düşürmede de etkilidir. Fakat zeytin yaprağı mide için tahriş edici olabildiğinden yemeklerden sonra alınmalıdır.
Zeytinyağının damar sertliğine, kabızlığa, ülsere, karaciğere ve romatizmal hastalıklar ile böbrek taşları ve kum oluşumuna karşı faydası vardır. Tansiyon düşürücü özelliği de bulunmaktadır. Zeytinyağı, yanık ve yara tahrişine, pişiğe iyi gelir.
Doğanın mucizesi zeytinyağı karaciğeri temizler, sindirimi kolaylaştırır, metabolizmayı hızlandırır. Aynı zamanda cildi güzelleştirir, saç bakımına olumlu etkileriyle bilinir, diyabete iyi gelir, kan basıncını düzenler ve stresi azaltması gibi daha birçok yararı vardır.
ÜZÜM
Yüce Allah ayette: “Gökten su indiren O’dur. Sonra biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz. ” (Enam suresi 99)
Üzüm, Kur’an’da on bir defa geçer. Hemoroit hastalığına, böbrek taşının düşürülmesine iyi gelir. Karaciğer, dalak, mide ve bağırsakları güçlendiren üzümün, sabahları aç karnına yenilmesi tavsiye edilir.
Üzüm zihni açıp hafızayı güçlendirir. Kan yapımında rol alan üzüm aynı zamanda vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Yüksek tansiyonun düşmesinde rol aır. Mide ülseri, gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal iltihabının giderilmesinde etkilidir.
Üzüm bol miktarda protein ve lif içerir. Bunlarda vücudumuza enerji olarak döner. Üzüm ayrıca folatlar, niasin, riboflavin, tiamin gibi bileşenleri de içinde barındırır. İçindeki kalsiyumun da kemiklere faydası vardır.
NAR
Yüce Allah ayette nar ile alakalı şöyle buyurmaktadır. “Çardaklı ve çardaksız bağları, değişik ürünleriyle hurmaları, ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen biçimlerde zeytin ve narları meydana getiren O’dur. Her biri ürün verdiğinde ürününden yiyin; hasat günü de hakkını verin; fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am suresi 141)
Kışın sevilen meyvesi ve bereketin simgesi olan nar, bol miktarda C vitamini, polyphenol, demir, potasyum içerir tüm bunlar da özellikle kış aylarında bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Vücuttaki kolestrol ve şeker seviyelerini dengeleyen nar, kanser hücrelerinin gelişmesine engel olurken, kalp sağlığının korunmasında da yardımcı olur.
Nar, içerisinde bulunan bol miktarda potasyum, sodyum, kalsiyum, demir gibi vitaminlerin yanı sıra A, B1, B2, B3 ve C vitaminleri içerir. Kalbi kuvvetlendirici etkisi de olan nar, doğal bir antibiyotiktir ve bağışıklık sistemini de korur.
BAL
Yüce Allah, Adı bal arısı anlamına gelen ‘Nahl’ suresinde şöyle buyurur:
“Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin.
Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!” Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamında bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.”
Hz. Peygamber bir Hadis-i Şerifinde: “Şifa iki şeyledir. Biri Kuran okumakta, diğeri bal şerbeti içmekte.” buyurur.
Früktoz ve glikoz gibi doğal şekerler içerir. Bunun yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, bakır, iyot, çinko, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Ayrıca B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri vardır. Sindirimi çok kolay olduğu için bağırsakların ve böbreklerin daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
Hızlı bir enerji kaynağıdır. Ilık su ile karıştırılıp içildiğinde 7 dakikada kana karışır. Bu da beynin çalışmasını hızlandırır. Kan yapımına destek olur. Anti mikrobik bir ajandır.
Belirli bakterilerin, maya ve küfün büyümesine engel olur. Vücut direncini ve savunma mekanizmasını artırır. Antioksidandır.
Dokuda hidrojen peroksit (oksijenli su) oluşturarak mikropların üremesini önler. Dolayısıyla böcek sokmaları, deri kesiklerinde, ekzamada ve yanıklarda etkilidir. Çünkü anti enflamatuvar (iltihap önleyici) etkisi vardır.
Yeni kılcal damarların oluşumunu artırır. Bal biraz tarçın ve su ile karıştırılıp ağrı olan yere sürülünce ağrının azaldığı görülür.
Ayrıca bu karışım biraz zeytinyağı ile karıştırılıp uygulanırsa saç dökülmelerini de (15 dakika saçlı deride bırakılıp yıkanırsa) engeller.
1 kaşık bal ile yarım çay kaşığı toz tarçın karıştırılarak günde 3 defa yenilirse öksürük ve balgam atımını artırarak gribal enfeksiyonları bertaraf eder.
Ayrıca 2 kaşık bal, 4 kaşık limon suyu ve az bir tuz karıştırılıp gargara yapılırsa boğaz enfeksiyonunu azaltır.
2 kaşık bal ile 3 tatlı kaşığı toz tarçın demlenmiş çay içinde eritilerek içildiğinde kolesterol seviyesini azaltır.
Anti aging (yaşlanmayı geciktiren) bir besindir.
KİRAZ
Allah c.c. Kuran-ı Kerim’de kirazla alakalı şöyle buyurur. “Amel defteri sağından verilenler; ne mutlu o sağından verilenlere!
MUZ
Vakıa suresi 28-33. ayetlerinde zikerdilen muzun faydaları şu şekildedir.
Muz lifli yapısı nedeniyle böbreklere iyi gelir, bağırsaktaki bakterileri öldürür. Tüketildiğinde metabolizmaya yardımcı olur ve mideyi rahatlatarak sindirimi destekler. Bunun yanında içerdiği zengin vitamin ve bileşenler sayesinde cilt sağlığına olumlu katkıları vardır.
Ateş, sindirim bozuklukları, kas kramplar ve kas gevşekliğine iyi gelen muz birçok hastalığın tedavisinde kullanılır. Alerji tedavisinde, kan basıncının düşürülmesinde, hücre ve kas gelişiminde, kalp atışının normale dönmesinde kullanılır. Muz, enerji üretiminde yardımcı olup strese karşı dayanıklılık sağlar. Ayrıca anemiyi tedavi eder. Bu meyve, kalp hastalıklarını da tedavi eder.
BALIK ETİ
Yüce Allah Nahl suresinde balık ile alakalı: “İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O’dur. Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir.” buyurmuştur.
Özellikle mevsiminde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri sayesinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için son derece gerekli olan bir besindir. Balığın gribe ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruduğu, yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle sezonunda balık, haftada 2 kez düzenli olarak tüketilmelidir.
Balıkta, diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri denilen omega3 yağ asitleri bulunur. Omega3, vücudun üretmediği ve en fazla balıkta bulunan son derece faydalı bir yağdır. Özellikle soğuk su balıklarından somon, uskumru, sardalye ve ton balığı omega3’ten oldukça zengindir. Omega-3; kalp ve damar sağlığını koruyucu özelliğinin yanı sıra gözde sarı nokta hastalığı riskini azaltır, kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur.